11 Haziran 2007 Pazartesi

HERKESE MERHABALAR

Türkiye'nin en popüler sporu gerçekten futbol mu, yoksa basketbol mu?

Hangi sporun en yerel en ufak turnuvasında bile tribünler tıklık tıklım doluyor?
Hangi spor yapılırken en alakasız insanlar bile şöyle bir durup en azından 5 dakika izleme gereği duyuyor?
Hangi spor Türkiye dışından binlerce insanın büyük ilgisini çekiyor?
Hangi sporun 646 yıldır aralıksız düzenlenen bir turnuvası var?

Elbette ki YAĞLI GÜREŞ. (Bundan sonra güreş olarak anılacaktır)

Türkün gücünün dünyaya gösterildiği, er meydanı geyiği fazla yapmak istemiyorum. Başka siteler bu görevi başarıyla yerine getiriyor.
Ben ata sporuna farklı bir bakış, farklı bir yorum getirmek istiyorum. Güreş camiası son derece kapalı bir camia, ben dışarıdan biri olarak gözlemlerimi yansıtmaya çalışacağım. Tabii arada haberlere de yer vereceğim.

Güreş merakım nereden çıktı? Sanıyorum güreş sevgisi genetik bir şey. Aslen Sakarya-Akyazılıyım ve bizim memlekette güreş sevmeyen adama rastlamadım. Kafkas göçmenlerinin çoğunlukta olduğu Akyazı'da herkes potansiyel pehlivan zaten. Dedesi ve babası güreşi seven biri olarak henüz ufak bir çocukken 1988'de Recep Kılıç'ın Recep Gürbüz'ü yenerek başpehlivan olduğu Kırkpınar'ı izlerken bu sporun belleğime kazınmaması mümkün değildi.
İlk bilinçli izlediğim Kırkpınar finali 1989'da Saffet Kayalı-Mehmet Güçlü finaliydi. Çocuk aklıyla, nedenini bilmiyorum o gün Saffet'i tutmuştum, kazanan da o oldu.
Şu anda 26 yaşındayım ve 13 yıldır adam akıllı güreş sporunu takip ediyorum. Artık bunca yıllık birikimi ve gözlemleri bir şekilde paylaşmam gerektiğine inandığım için bu siteyi açtım.
Sizlerin de desteğiyle giderek büyüyeceğiz inşallah. Büyümesek de olur, ben tek başıma da takılabilirim burada, sorun değil...
Ne kadar çok insanı ata sporumuzun içine çekersek, ya da en azından sempati duymasını başarırsak bu bizim için başarıdır.

Selamlar&Saygılar

Hayda Bre Team adına

Efkan Bucak

Hiç yorum yok: