Geçtiğimiz günlerde Kırkpınar Ağası Sayın Adem Tüysüz'ün ismi heykel tartışmalarıyla gündeme geldi. Tüysüz, Kırkpınar'da 3 yıldır ağalık yaptığını, eski ağalar Hüseyin Şahin ve Alper Yazoğlu gibi heykelinin kente dikilmesi gerektiğini belirterek, 'Heykelimin dikilmesi için kendimi Selimiye'den mi atmam gerekir?' dedi.
Tüysüz gerçekten renkli bir kişilik ancak bu son tartışmalar hiç şık olmadı. Kırkpınar ağalık makamının bir ağırlığı olmalı, ağanın böyle 'heykel dikilmesi' gibi egoist isteklerle kamuoyunun karşısına çıkmaması gerekir. Tamam, Tüysüz çuval dolusu para harcıyor Kırkpınar'a ancak ağalığın espirisi zaten bu, yağlı güreş sevgisidir insanı ağalığa iten, bu spora hizmet verme sevdasıdır. Hüseyin Şahin, Alper Yazoğlu ata sporuna karşılıksız hizmet ettiler, jest olsun diye heykelleri dikildi.
Aslen Gümüşhaneli olan Tüysüz, yağlı güreş sporuyla, iş adamı olarak yaşadığı İzmit'te tanıştı ve bu sporun özellikle bu kentte nasıl büyük bir popülariteye sahip olduğunu görerek bundan yararlanmak istedi. Ağa oldu, süper reklam yaptı, helal-i hoş oldu. Yararını görecek elbette.
Ancak özellikle geçen yılki ağalık seçimi tam anlamıyla rezaletti. Açık artırmanın kızıştığı bir anda (Mustafa Saruhan ve biri daha vardı) mikrofonu eline alıp 'Bunları karşıma, fiyat artsın diye çıkardılar' mealinde birşeyler söylemesi, sonra senet imzalarken Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi'yle yaşanan ufak gerginlik hiç ama hiç hoş olmadı. Sayın Tüysüz, kendisine haksızlık yapılsa dahi, Kırkpınar ağası olarak bunu daha olgun bir şekilde orada ifade etmesi gerekiyordu.
Bu arada Edirne Belediye Başkanı Sayın Hamdi Sedefçi'nin de yaklaşımına hasta oldum. 'Edirne'ye kalıcı bir hizmet yapsın, bir kreş yaptırsın, sonra heykelini dikeriz'... Süper oporçunist yaklaşımı nedeniyle Sedefçi'yi de kutlamak gerek! Bu arada, geçen yıl Mustafa Sarıgül'ün önünde çaldılar diye Kırkpınar çalgıcılarının şefini tartakladığı öne sürülen (görüntüleri de yayınlandı) Sayın Sedefçi'nin de geçen seneden sabıkası olduğunu belirtelim.
İnşallah bu yılki güreşlerde bu tür tatsızlıklar yaşamayız.
Efkan Bucak
efkanbucak@yahoo.com
Tüysüz gerçekten renkli bir kişilik ancak bu son tartışmalar hiç şık olmadı. Kırkpınar ağalık makamının bir ağırlığı olmalı, ağanın böyle 'heykel dikilmesi' gibi egoist isteklerle kamuoyunun karşısına çıkmaması gerekir. Tamam, Tüysüz çuval dolusu para harcıyor Kırkpınar'a ancak ağalığın espirisi zaten bu, yağlı güreş sevgisidir insanı ağalığa iten, bu spora hizmet verme sevdasıdır. Hüseyin Şahin, Alper Yazoğlu ata sporuna karşılıksız hizmet ettiler, jest olsun diye heykelleri dikildi.
Aslen Gümüşhaneli olan Tüysüz, yağlı güreş sporuyla, iş adamı olarak yaşadığı İzmit'te tanıştı ve bu sporun özellikle bu kentte nasıl büyük bir popülariteye sahip olduğunu görerek bundan yararlanmak istedi. Ağa oldu, süper reklam yaptı, helal-i hoş oldu. Yararını görecek elbette.
Ancak özellikle geçen yılki ağalık seçimi tam anlamıyla rezaletti. Açık artırmanın kızıştığı bir anda (Mustafa Saruhan ve biri daha vardı) mikrofonu eline alıp 'Bunları karşıma, fiyat artsın diye çıkardılar' mealinde birşeyler söylemesi, sonra senet imzalarken Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi'yle yaşanan ufak gerginlik hiç ama hiç hoş olmadı. Sayın Tüysüz, kendisine haksızlık yapılsa dahi, Kırkpınar ağası olarak bunu daha olgun bir şekilde orada ifade etmesi gerekiyordu.
Bu arada Edirne Belediye Başkanı Sayın Hamdi Sedefçi'nin de yaklaşımına hasta oldum. 'Edirne'ye kalıcı bir hizmet yapsın, bir kreş yaptırsın, sonra heykelini dikeriz'... Süper oporçunist yaklaşımı nedeniyle Sedefçi'yi de kutlamak gerek! Bu arada, geçen yıl Mustafa Sarıgül'ün önünde çaldılar diye Kırkpınar çalgıcılarının şefini tartakladığı öne sürülen (görüntüleri de yayınlandı) Sayın Sedefçi'nin de geçen seneden sabıkası olduğunu belirtelim.
İnşallah bu yılki güreşlerde bu tür tatsızlıklar yaşamayız.
Efkan Bucak
efkanbucak@yahoo.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder