29 Haziran 2007 Cuma

Kırkpınar başladı!

646. Kırkpınar Yağlı Güreşleri, bugün küçük boylarda yapılan müsabakalarla başlıyor. Geçen yıl 1638 pehlivanın katıldığı Kırkpınar'da bu sene rekor kırıldı ve 1804 pehlivan kayıt yaptırdı.
Boylara göre dağılım ise şöyle:

Başpehlivan : 56 Başaltı : 56 Büyük orta : 105 Küçük orta büyük boy : 137 küçük orta küçük boy : 173 Deste büyük boy : 88 deste orta boy : 171 Deste Küçük boy : 324 tozkoparan : 194 Teşvik : 200 Minik 1 : 39 Minik 2 : 96 Minik 3 : 165

28 Haziran 2007 Perşembe

Ankaraspor altın kemeri istiyor

BB Ankaraspor, son olarak 2005'te Şaban Yılmaz'la altın kemerin sahibi olmuştu.

Er meydanlarının iddialı kulüplerinden Büyükşehir Belediyesi Ankaraspor, bu yıl da Edirne'ye iddialı geldi.
Haziran başından bu yana Kızılcahamam Pataya Hotel'de kampa giren BB Ankaraspor pehlivanları, altın kemeri yine başkente getireceklerini söylediler. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Melih Gökçek'in büyük destek verdiği kulüp, 2001'de Vedat Ergin, 2003'te Kenan Şimşek, 2005'te de Şaban Yılmaz'la altın kemeri kazanmıştı.

BB Ankaraspor'un Kırkpınar'a katılacak kadrosu şöyle:

Başpehlivanlık: Vedat Ergin, Şaban Yılmaz, Kenan Şimşek, Hüseyin Şahinal, Mahmut Kavakçı, Şükrü Kazan, Ümit Balta, Savaş Yıldırım, Enver Erişti, Ali Gökçen
Başaltı: Ayhan Suzan, Ahmet Özak
Büyük Orta: Şenol Basat, Mahmut Sutay
Küçük Orta: Nadir Takı, Ferudun Çatak, Mahmut Şimşek
Deste Büyük: Muharrem Erşahin
Deste Orta: Mehmet Coşkungönül, Hasan Metin
Deste Küçük: İlhan Ergin, Engin Gökalp, Halil Tezşah, Yasin Kul
Tozkoparan: Ömer Uzan, Metin Sayın

Kırkpınar Güreşleri Kanaltürk'te


Kırkpınar'ın televisyondan naklen yayını hep bir sorun olageldi son yıllardı.
Eskiden TRT'de yayımlanırdı. Devlet televisyonu olmanın verdiği sorumlulukla TRT, 3 gün güreşleri baştan sona yayımlardı. Çok iyi hatırlıyorum, baş güreşlerini ilk turdan itibaren hepsini izlerdik.
Sonra ilk gün yayımlanmamaya başladı, ikinci gün başpehlivanlık güreşleri gece geç bir saate özet şeklinde atıldı, sadece finaller verilmeye başlandı. Artık baş güreşlerinin çeyrek finalini bile izleyemez olduk.
Sonunda TRT bıraktı Kırkpınar'ı... 2005 ve 2006'da Star TV'den izledik. İlk 2 gün hak getire zaten, sadece son gün başpehlivanlık yarı final ve finalini izleyebildik. Star TV'nin yağlı güreş hakkında bir şey bilmeyen spikeri (gerçi onun da suçu yok ne yapsın) nedeniyle korkunç bir deneyimdi.
Bu sene Kanaltürk verecekmiş güreşleri. Eski başpehlivanlardan ve Ahmet Taşçı'nun ustası olan Kadir Birlik yorumcu olacakmış. Göreceğiz bakalım nasıl bir deneyim olacak...
Bu arada, bu yıl yağlı güreşte, futbolda olduğu gibi sarı ve kırmızı kart uygulaması başlıyormuş.

Ağalık&Heykel


Geçtiğimiz günlerde Kırkpınar Ağası Sayın Adem Tüysüz'ün ismi heykel tartışmalarıyla gündeme geldi. Tüysüz, Kırkpınar'da 3 yıldır ağalık yaptığını, eski ağalar Hüseyin Şahin ve Alper Yazoğlu gibi heykelinin kente dikilmesi gerektiğini belirterek, 'Heykelimin dikilmesi için kendimi Selimiye'den mi atmam gerekir?' dedi.
Tüysüz gerçekten renkli bir kişilik ancak bu son tartışmalar hiç şık olmadı. Kırkpınar ağalık makamının bir ağırlığı olmalı, ağanın böyle 'heykel dikilmesi' gibi egoist isteklerle kamuoyunun karşısına çıkmaması gerekir. Tamam, Tüysüz çuval dolusu para harcıyor Kırkpınar'a ancak ağalığın espirisi zaten bu, yağlı güreş sevgisidir insanı ağalığa iten, bu spora hizmet verme sevdasıdır. Hüseyin Şahin, Alper Yazoğlu ata sporuna karşılıksız hizmet ettiler, jest olsun diye heykelleri dikildi.
Aslen Gümüşhaneli olan Tüysüz, yağlı güreş sporuyla, iş adamı olarak yaşadığı İzmit'te tanıştı ve bu sporun özellikle bu kentte nasıl büyük bir popülariteye sahip olduğunu görerek bundan yararlanmak istedi. Ağa oldu, süper reklam yaptı, helal-i hoş oldu. Yararını görecek elbette.
Ancak özellikle geçen yılki ağalık seçimi tam anlamıyla rezaletti. Açık artırmanın kızıştığı bir anda (Mustafa Saruhan ve biri daha vardı) mikrofonu eline alıp 'Bunları karşıma, fiyat artsın diye çıkardılar' mealinde birşeyler söylemesi, sonra senet imzalarken Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi'yle yaşanan ufak gerginlik hiç ama hiç hoş olmadı. Sayın Tüysüz, kendisine haksızlık yapılsa dahi, Kırkpınar ağası olarak bunu daha olgun bir şekilde orada ifade etmesi gerekiyordu.
Bu arada Edirne Belediye Başkanı Sayın Hamdi Sedefçi'nin de yaklaşımına hasta oldum. 'Edirne'ye kalıcı bir hizmet yapsın, bir kreş yaptırsın, sonra heykelini dikeriz'... Süper oporçunist yaklaşımı nedeniyle Sedefçi'yi de kutlamak gerek! Bu arada, geçen yıl Mustafa Sarıgül'ün önünde çaldılar diye Kırkpınar çalgıcılarının şefini tartakladığı öne sürülen (görüntüleri de yayınlandı) Sayın Sedefçi'nin de geçen seneden sabıkası olduğunu belirtelim.
İnşallah bu yılki güreşlerde bu tür tatsızlıklar yaşamayız.

Efkan Bucak

efkanbucak@yahoo.com

Levent Erdoğan'ın pehlivanları çok iddialı

Ahmet Taşçı, 56 yaşına kadar güreşerek Kel Aliço'nun rekorunu kırmak istiyor.

Medyada daha çok Beşiktaş Asbaşkanı olara tanınan Levent Erdoğan, Türkiye'de yağlı güreşin en büyük destekçilerinden biri...
Başpehlivan Ahmet Taşçı'nın kıspetinin arkasında yazan 'Av. Levent Erdoğan' ibaresiyle ilk olarak tanıdığımız Erdoğan, 2002'de kendi adını taşıyan, Türkiye'nin ilk gerçek yağlı güreş kulübünü kurarak ata sporuna hizmetlerini sürdürdü. Her sene başarılı maçlar çıkaran Karamürsel Levent Erdoğan Yağlı Güreş Kulübü'nün pehlivanları bu sene de oldukça iddialı.

Geçtiğimiz gün, başpehlivanlar Ahmet Taşçı, Gökhan Arıcı, Reşat Turgut, Mehmet Yılmaz, Murat Aydoğdu, Ziya Ünlü ve Sermest Bulut'un da yer aldığı takım kadrosu, Erdoğan'ın Levent'teki ofisini ziyaret etti.
'Megastar' Ahmet Taşçı, beş yıldır başarılı bir çalışma dönemi içinde olduğunu belirterek, ''Bu yıl gerçekten iyi hazırlandık. Takımımızda çok iyi başpehlivanlar var. Şampiyonluğun en büyük adayıyız. Bu yıl bu özlemimiz bitecek, altın kemeri getireceğiz'' diye konuştu.
Taşçı, yağlı güreşlerde artık bir simge olduğu, ancak yaşının da ilerlediği (49) hatırlatılarak yöneltilen ,''Nereye kadar gideceksin'' sorusuna ise, ''Kel Aliço 56 yaşına kadar güreşti. Onun rekorunu kırmak için mücadele ediyorum. İnşallah onun rekorunu kırarken arada bir altın kemer daha kaparım diyorum. O yüzden bu çalışmamızı devam ettiriyoruz. En büyük destek Levent abimiz, başkanımız...'' yanıtını verdi.

İlk gün 214 pehlivan kayıt oldu


Dünyanın en önde gelen spor turnuvalarından biri olan 646. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nin kayıtları başladı.
Edirne Mimar Sinan Spor Salonu'nda başlayan kayıtlar cuma günü saat 12.30'a sürecek. İlk gün 214 pehlivan kayıt yaptırırken, bunların arasında başpehlivanlık kategorisinde mücadele edecek olan Kadir Ergin (Balıkesir), Ekrem Yavuz (Karamürsel) ve Ahmet Doğu (İstanbul) yer alıyor.

25 Haziran 2007 Pazartesi

Bodrum'da başpehlivan Mehmet Selvi

Çömlekçi Güreşleri öncesi tüm başpehlivanlan bir arada. (Birinciliği elde eden Mehmet Selvi, çömelenler arasında soldan dördüncü)

Bodrum Çömlekçi Yağlı Güreşleri 25 Haziran Pazar Günü gerçekleştirildi.
Çok sıcak bir havada yapılmasına karşın vatandaşların büyük ilgi gösterdiği müsabakaların ardından Antalya bölgesi pehlivanlarından Mehmet Selvi başpehlivanlığı elde etti. Başaltında ise Onur Şener rakiplerini geride bırakarak birincilik kürsüsüne geçti.

Trakya Birlik, Kırkpınar'da çok iddialı

Trakya Birlik Spor Kulübü, 646. Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde mücadele edecek 52 güreşçisini tanıttı. Trakya Birlik Yönetim Kurulu Başkanı Rafet Sezen, Trakya Birlik Genel Müdürlüğü bahçesinde düzenlenen tanıtımda, Kırkpınar’da başpehlivanlık hariç tüm boylarda güreşçileri olduğunu belirterek, tüm boylarda başarılı müsabakalar ve iyi dereceler alacaklarını söyledi.

Trakya Birlik Spor Kulübünün Başpehlivanı Ahmet Yavuz’un cezasının (2005'te, doping yaptığı için 2 yıl ceza almıştı) 20 gün sonra bitecek olması nedeniyle bu yıl Kırkpınar’da Edirne’den başa
güreşecek pehlivanın olmadığını belirten Sezen, "Yavuz’un cezasının iptali için çeşitli girişimlerde bulunduk. Fakat olumlu bir cevap alamadık" dedi. Sezen, şunları kaydetti: "Bu konu hakkında Güreş Federasyonu başta olmak üzere tüm ilgili ve yetkili makamlara başvuruda bulunduk. Güreş konusunda duyarlı tüm çevrelere halimizi anlattık. Ancak sonuç alamadık. Nasıl bir kayıpla karşı karşıya olduğumuzu bir ay sonra yapılacak Lalapaşa Yağlı Güreşlerinde başpehlivanımızı seyrederken anlayacaklar. Bizler kulüp olarak nice Ahmet Yavuz'lar yetiştirme gayretindeyiz."
Güreşçilerin basına tanıtılmasının ardından Ahmet Yavuz ve başaltıda güreşecek Basri Diken davul zurna eşliğinde gösteri güreşi yaptı.

Kırkpınar Kayıtları çarşamba başlıyor

29 Haziran-1 Temmuz tarihleri arasında yapılacak 646. Kırkpınar Yağlı Güreşleri için pehlivan kayıtları 27 Haziran Çarşamba günü başlayacak.
Edirne Mimar Spor Salonu'nda saat 12.00'de başlayacak olan kayıtlar, 29 Haziran Cuma, saat 12.00'de sona erecek. Zaten aynı gün ufak boylarda güreşler başlayacak.
Bu sene masrafları kısmayı planlayan Edirne Belediyesi ve Türkiye Güreş Federasyonu arasında yapılan anlaşma gereği, her isteyen er meydanında güreş tutamayacak. Kırkpınar'da güreşmek için, belli bir sayıda yerel güreş turnuvasına katılmış olma şartı getirildi.
Geçen yıl 47 ilden 1638 pehlivanın güreştiği açıklanan Kırkpınar'da bu sene de buna yakın bir rakam bekleniyor.

22 Haziran 2007 Cuma

Kırkpınar'a yabancı ilgisi

Tam olarak tanıtımını beceremesek de Kırkpınar şu anda bile dünyada oldukça ilgi çekiyor. Her sene birçok yabancının geldiği tarihi organizasyonda bu yıl da 21 yabancı medya mensubu görev yapacak. Bu sayı, Türk gazetecilerle birlikte 180'i bulacak.
Edirne Belediye Başkanlığından edindiği bilgiye göre, şimdiye kadar Yunanistan, Bulgaristan, Kore, Almanya, Polonya, Belçika, Fransa, Kanada ve Japonya'dan 21 yabancı gazeteci Kırkpınar güreşlerini izlemek için müracaat etti. Önceki yıl 240 yerel, ulusal ve yabancı basın mensubunun Kırkpınar'da görev yaptığını ifade eden yetkililer, gazetecilerin sayısının final güreşlerinin yapıldığı gün arttığını söyledi.
BBC televizyonun Kırkpınar haftasında Edirne'de çekim yapacağını belirten yetkililer, güreşlerle ilgili canlı yayın yapmak için de Kanal Türk Televizyonu'nun başvurduğunu, bu konuda çalışmaların sürdüğünü kaydetti.

Gökbel Yaylası Güreşleri 7-8 Temmuzda

Gökbel'deki güreşlere geçen yıl birçok başpehlivan katılmıştı.

Antalya'nın Alanya ilçesine bağlı Kestel Belediyesinin organize ettiği 3. Gökbel Yaylası Yağlı Pehlivan Güreşleri'nin hazırlıkları başladı.
Gökbel yaylasında 7-8 Temmuzda gerçekleştirilecek organizasyona yaklaşık 400 pehlivanın katılacağı belirtildi.
Güreşleri izlemek isteyen vatandaşlar için sabahın erken saatlerinden itibaren Atatürk Anıtı önünden otobüs kaldırılacak.

18 Haziran 2007 Pazartesi

Ahmet Yavuz Avrupa'da başpehlivan

Kırpınar'a ev sahipliği yapan Edirne'nin başpehlivanlık kategorisindeki tek ismi olan Ahmet Yavuz'un, üçüncü olduğu 2005 Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nde doping yaptığı ortaya çıkmış ve 33 yaşındaki pehlivan 2 yıl çayırlardan men cezası almıştı.
Ahmet Yavuz yağlı güreş özlemini şu sıralar Avrupa'da düzenlenen özel turnuvalarda gideriyor. Yavuz son olarak İsviçre'nin Weinfelden kentinde düzenlenen Uluslararası Yağlı Güreş Turnuvası'nda birinciliği elde etti.
Edirneli pehlivanın cezası 27 Temmuz'da sona eriyor.

Sezgin Yüksel şov yaptı

Tecrübeli pehlivan Sezgin Yüksel (ortada, kispetli), Kırkpınar öncesi oldukça formda.

Geçtiğimiz haftasonu çayırlarda tam anlamıyla Sezgin Yüksel fırtınası esti. İzmitli pehlivan cumartesi günün Gönen'de başpehlivan olup burada üst üste ikinci zaferini elde ederken, pazar günü katıldığı Gebze Hünkar Çayırı Yağlı Güreşleri'nde üst üste üçüncü yıl başpehlivan olmayı başardı.
Sezgin Yüksel, er meydanlarının en renkli simalarından biri. İddialı kişiliği, biraz sivri dili, haksızlığa tahammülü olmaması gibi özelliklerinin yanısıra gücü ve müthiş tekniğiyle adından söz ettiren bir isim. Daha genç bir pehlivanken, Ahmet Taşçı'yla karşılaştığı Kırkpınar finali öncesi fazla mütevazi olma gereği duymayıp, "Vallahi Saffet'i (Kayalı), Cengiz'i (Elbeye) yendik. Ahmet abiye karşı gençliğim var. Ben gençliğimi kullanacağım" demişti. Yenildi gerçi ama bundan sonra hep meydanlarda iddialı bir isim oldu.
Sezgin Yüksel'in başı pek dertten kurtulmadı açıkçası, Başpehlivanlığının ilk senelerinde İzmit'te bir bar işletiyordu. Başka bir barın sahibiyle sürtüşme yaşadığı, bacağından kurşunlandı. 17 Eylül 1999 depreminden sonraki günlerde bir tartışma yaşadığı kayınbiraderini öldürdüğü için ise cezaevine girdi. Ancak çalışmalarını burada devam ettiren Sezgin Yüksel, ilk başlarda eski formunda değil gibi gözükse de asla kendini bırakmadı, yılmadı ve şu anda eskisi gibi güçlü ve iddialı.
Gelelim Yüksel'in haftasonu başpehlivan olduğu güreşlerden haberlere...

İzmitli pehlivan ilk olarak Balıkesir'in Gönen İlçesi'nde 21.'si düzenlenen Gönen Belediyesi Geleneksel Altın Kemerli Sebeplili Hüseyin Pehlivan Yağlı Güreşleri'nde birinci oldu. Kıran kırana geçen başpehlivanlık güreşlerinde finaldeki rakibi Sermest Bulut'u puanlama sonucu yenmeyi başaran Sezgin Yüksel 2. defa Altın kemeri boynuna taktı. Geçen yıl da Gönen güreşlerinde başpehlivan olan Sezgin Yüksel böylelikle altın kemerin sahibi olmaya çok yaklaştı.

Sezgin Yüksel'in ikinci durağı Gebze'de düzenlenen 13. Hünkar Çayırı Yağlı Güreşleri'ydi. Fatih Sultan Mehmet'in Anadolu'ya sefere gittiği sırada otağını kurduğu ve zehirlenerek öldürüldüğü yer olarak bilinen Hünkar Çayırı'nda düzenlenen güreşlerde başpehlivanlığı son 2 yılın da şampiyonu olan Sezgin Yüksel tekrar aldı.
Başpehlivanlık için Ahmet Taşçı, Ziya Ünlü, İrfan Şen, Ekrem Yavuz, Gökhan Arıcı, Ömer Arslantaş, Sezgin Yüksel, Mehmet Yılmaz, Osman Aynur, Mehmet Yılmaz ve Mükerrem Kıyı gibi ünlü pehlivan kispet giydi. Kırkpınar başpehlivanı Osman Aynur, çeyrek final güreşleri sırasında kaşı açıldığı için (aynı olay Kağıthane'de de olmuştu. Buna bir çözüm bulması gerekiyor), doktor raporuyla güreşlerden çekilmek zorunda kaldı. Ahmet Taşçı da ilk turlarda elendi.
Uzun süren eleme güreşleri sonucunda yarı finale Sezgin Yüksel, Ekrem Yavuz, İrfan Şen ve Gökhan Arıcı kaldı. Rakibi Ekrem Yavuz'u yenmeyi başaran Sezgin Yüksel finale kaldı. Yüksel'in rakibi ise Gökhan Arıcı'yı yenen İrfan Şen oldu. Oldukça çekişmeli geçen güreş sonucunda, İrfan Şen, güçlü rakibi Sezgin Yüksel'e yenilmekten kurtulamadı. İki hafta sonra yapılacak olan Kırkpınar Yağlı Güreşleri'ne Gökhan Arıcı ve Ekrem Yavuz gibi genç güreşçilerin hazır ve iyi olduğunu belirten Yüksel, kendisinin ise Hünkar Çayırı'nda son gücünü kullanarak kemeri aldığını söyledi. Sezgin Yüksel, Hünkar Çayır'nda üst üste üç kez başpehlivan olduğu için verilen kemerin de ebedi sahibi oldu.

Domaniç Güreşleri yapıldı

Kırkpınar'dan daha eski olan ve bu yıl 648.'si yapılan Geleneksel Kütahya Domaniç Yağlı Güreşleri 17 Haziran Pazar Günü gerçekleştirildi.
Ebe Çamlığı mevkiinde gerçekleştirilen ve Osmanlı döneminde halkın yaylaya çıkışını simgelen güreşlere çeşitli illerden 144 pehlivan katıldı.
Başpehlivanlığı Antalya’dan Mustafa Kemal Karaboğa kazanırken, Edremitli Cengiz Zengin ikinci, Balıkesir’den Kadir Ergin de üçüncülüğü elde etti.

16 Haziran 2007 Cumartesi

Tekirdağ'da Osman Aynur başpehlivan



43. Tekirdağ Kiraz Festivali etkinlikleri kapsamında düzenlenen, Hüseyin Pehlivan Yağlı Güreşlerinde başpehlivanlığı Osman Aynur kazandı.

Tekirdağ sahil bandında 13 kategoride düzenlenen yağlı güreşlere, toplam 350 güreşçi katıldı. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşlerinde geçen yılın başpehlivanı olan Antalyalı Osman Aynur, Tekirdağ'daki final güreşlerinde Ordulu Mükerrem Kıyı'yı yenerek birinci geldi.

15 Haziran 2007 Cuma

İzmirli pehlivanların bitmeyen çilesi


Türkiye'de yağlı güreş sporunun en önemli sorunlarından biri de antrenman yeri. Malum, bu spor her yerde her zaman yapılacak bir spor değil. Sporcuların kispetlerini giyip yağlanacağı, çim zemine sahip olan, daha da önemlisi yıkanacak yeri bulunan bir alana gereksinimi var.
Kocaeli ve Antalya gibi yağlı güreşte oldukça ileri olan kentlerde bu sorun aşılmış durumda. Ancak İzmirli pehlivanlar oldukça dertli. Daha önce antrenman yaptıkları tesislerden çıkarılan İzmirli güreşçiler (ki aralarında başpehlivanlık kategorisinden Mükerrem Kıyı ve Yüksel Kalay var) Kırkpınar hazırlıklarını, çevre yolu kenarındaki bir alanda yapıyor.
Aslında bu İzmirli pehlivanlar açısından ilk değil. 3 yıl önce kadar yine antrenman yeri sorunu nedeniyle parkta güreş antrenmanı yapmak zorunda kalmışlar ve bu da ulusal ajanslarda haber konusu olmuştu. İnterneti tararken bulduğumuz yukarıdaki resim her şeyi anlatıyor zaten...

Osman Aynur kendine kimleri rakip görüyor?

Osman, bu yıl yerel turnuvalarda başarılı sonuçlar elde ettiğini söyledi.


Kırkpınar'da 2006'nın başpehlivanı Antalyalı Osman Aynur, bu yıl da ayrı başarıyı tekrarlamak istediğini söyledi. Genç pehlivan, Kırkpınar’a çok iyi hazırlandığını söyledi.

Kış süresince ağırlık ve kondisyon ağırlıklı günde çift idman yaptığını ifade eden Aynur, "Nisan ayında yağlı güreş sezonu açıldı. Nisan ayından bu yana düzenlenen yağlı güreşlerde iyi
sonuçlar elde ettim. Kırkpınar’ın favorileriyle yaptığım güreşlerde galip geldim. Bu yıl 646. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ne başpehlivan olmak için çıkacağım. Hedefim üç kez üst üste başpehlivan olarak altın kemeri almak" dedi.
Osman Aynur, bu yıl kendisine rakip olarak Recep Kara, Şaban Yılmaz, Hasan Tuna ve Gökhan Arıcı’yı gördüğünü kaydetti.

13 Haziran 2007 Çarşamba

Darıca'da başpehlivan Sermest Bulut

Sermest Bulut (sağdaki) bu sene iyi sonuçlar alıyor.


Biz 10 Haziran'da Kağıthane Güreşleri'ni izlediğimiz sırada Kocaeli'nin Gebze ilçesine bağlı Darıca beldesinde de bir yağlı güreş turnuvası yapıldı. (Hatta bizim cazgır 'şu anda İstanbul Darıca'da da güreşler var diyerek yer konusunda yanlış bir bilgi verdi).
Darıca'daki güreşlerde ağırlık Samsun ve Ankaralı pehlivanlardaydı. Başpehlivanlık güreşlerinin finalinde eski Kırkpınar başpehlivanlarından Kenan Şimşek ile Sermest Bulut karşılaştı. Normal sürede iki pehlivan yenişemezken, uzatmalarda rakibini bastırıp altın puan alan Sermest Bulut başpehlivan oldu.
Sermest Bulut sessiz ve derinden gelmeye devame ediyor sonrası. Aslında minderci olan ve gençlerde Avrupa şampiyonluğu bulunan Sermest Bulut, baş güreşlerindeki ilk yılında bir Ekrem Yavuz yada Gökhan Arıcı kadar darbe yapamadı ancak geçen sene çeyrek finalist olarak gücünü gösterdi. Bu sene de yerellerde iyi gidiyor.

12 Haziran 2007 Salı

2007 Kırkpınar Güreşleri Ödül Miktarları



Buyrun, belki yağlı güreşe başlamanıza neden olabilir. Ben kafamı taşlara vuruyorum zaten...

Edirne Belediyesi bu yıl toplam 83.540 YTL (83 milyar 540 milyon) verecek.

Belediye bu yılki başpehlivanlık güreşlerinde birinci olacak güreşçiye 14.000 YTL, ikinciye 11.000 YTL, üçüncüye 4.000 YTL, dördüncüye 4.000 YTL para ödülü verecek.

Başaltı güreşlerinde ise birinci 8.000 YTL, ikinci 6.000 YTL, üçüncü 2.500 YTL, dördüncü de 2.500 YTL para ödülü alacak.

Diğer boylarda dereceye girecek pehlivanlara verilecek ödüller de şöyle belirlendi:
Büyük orta; 1. 3500 YTL, 2. 3000 YTL, 3. 1000 YTL, 4. 1000 YTL.
Küçük orta büyük boy; 1. 2000 YTL, 2. 1700 YTL, 3. 750 YTL, 4. 750 YTL.
Küçük orta küçük boy; 1. 1500 YTL, 2. 1300 YTL, 3. 600 YTL, 4. 600 YTL.
Deste büyük boy; 1. 1100 YTL, 2. 900 YTL, 3. 350 YTL, 4. 350 YTL.
Deste orta boy; 1. 700 YTL, 2. 600 YTL, 3. 250 YTL, 4. 250 YTL.
Deste Küçük Boy; 1. 600 YTL, 2. 500 YTL, 3. 220 YTL, 4. 220 YTL.
Tozkorapan; 1. 500 YTL, 2. 400 YTL, 3. 160 YTL, 4. 160 YTL.
Teşvik; 1. 350 YTL, 2. 300 YTL, 3. 140 YTL, 4. 140 YTL.
Minik (3); 1. 320 YTL, 2. 260 YTL, 3. 120 YTL, 4. 120 YTL.
Minik (2); 1. 300 YTL, 2. 250 YTL, 3. 100 YTL, 4. 100 YTL.
Minik (1); 1. 250 YTL, 2. 200 YTL, 3. 90 YTL, 4. 90 YTL.
En iyi peşrev yapan; 1. 1500 YTL, 2. 1200 YTL, 3. 800 YTL.''

Yolluk ücretleri (YTL)

Başpehlivanlık: 540
Başaltı: 400
Büyükorta: 270
Küçük Orta Büyük ve Küçük Boy, Deste Büyük, Orta ve Küçük boy: 130
Tozkoparan ve Teşvik: 60
Minik boy: 30

Tur Ücretleri (YTL)

Başpehlivanlık: 20
Başaltı: 15
Büyük Orta: 10
Küçük Orta: 8
Deste: 4
(Alt boylara tur ücreti ödenmiyor)

Kırkpınar Bilet Fiyatları Açıklandı



Edirne Belediyesi 2007 Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nin bilet fiyatlarını açıkladı. Türkiye'de bilet parası vererek girilen nadir turnuvalardan olan Kırkpınar (Kendi ilinizdeki yerel turnuvada para falan alınmıyor, gidip rahatça izleyin) bu sene 29-30 Haziran ve 1 Temmuz'da yapılacak.

29 Haziran'daki ilk gün güreşleri için para alınmayacak (Bu demek ki bu sefer ilk gün boş tribünler olmayacak. Zaten ufak boyların güreşi için para almak saçmalıktı)

30 Haziran'daki ikinci gün güreşlerinin fiyatları: 1. kategori: 25 ytl, 2. kategori: 15 ytl (Başpehlivanlıkta ilk 3 tur bugün yapılıyor)

1 Temmuz'daki üçüncü gün güreşleri: 1. kategori: 35 ytl, 2. kategori: 20 ytl

Bu biletlerle istediğiniz gibi girip çıkabiliyorsunuz gün boyunca. İllahaki tüm gün oturacaksınız diye bir şart yok.
Biletleri http://www.biletix.com/webbiletix/jsp/eventGroup.jsp?eventGrpCode=278 adresinden bulabilirsiniz.

Yeni Başlayanlar için Yağlı Güreş-2



YAĞLI GÜREŞ VE ÖDÜLLENDİRME

İlk dersimizde yağlı güreşin minder güreşine oranlara güreşçilere daha çok para kazandıran bir spor olduğundan bahsetmiştik. Minder güreşinde uyduruk bir madalya ve kulübünüzden aldığınız maaşla geçinmeniz gerekirken yağlı güreşte performansınıza göre kazandığınız parayı siz belirlersiniz.
Altın Kemerden bahsettik ancak bu daha çok manevi bir şey. Üst üste 3 kere Kırkpınar'ı kazanıp altın kemerin ebedi sahibi olmanız zor, kazanmışsanız da zaten o zamana kadar parayı da vurmuşsunuz demektir. Kırkpınar'daki altın kemer, bir başpehlivana ün kazandırır, yani daha büyük gelirler için bir anahtardır. Yurt içindeki güreşseverler sizi kendi turnuvalarında izlemek ister, bu nedenle organizatörler sizi kendi turnuvalarına getirmek için avuç dolusu para öder.
İşte bu noktada sözleşmeli pehlivan terimi ortaya çıkıyor. Eskiden bir pehlivan kıspeti eline alır başlarmış sıradan İstanbul-Bursa-Balıkesir-Çanakkale... diye. Şimdi pehlivan organizatörleri var, onları arayıp 'şunları şunları getirsene' diyorsunuz. Her pehlivanın bir fiyatı var. En pahalısı Kırkpınar başpehlivanı tabii. Yanlış hatırlamıyorsam Osman Aynur geçen yıl katıldığı her turnuvada 5 bin YTL kadar para istiyordu ki bu minimum fiyat. Adam ilk turda elense dahi sözleşme gereği o parayı pehlivana ödersiniz. Genelde gruplar halinde anlaşma oluyor. Mesela Osman Aynur, Salih Dorum, Bekir Seçim gibi Antalyalı pehlivanlarla paket halinde anlaşma imzalarsınız, hepsi için bir senet kesersiniz, onlar aralarında da paylaşabilir. Ünlü gruplara dahil başaltı pehlivanları da sözleşmeye dahi olabiliyor.
Peki sözleşmeniz yoksa? O zaman sadece belediyenin belirlediği ödüle güreşirsiniz ki başpehlivanlık dışındaki tüm boylar böyle zaten. Her boyun aldığı ödül turnuvanın büyüklüğpüne göre değişir. Bazı turnuvalarda başpehlivana 500 YTL birincilik ödülü verilirken Kırkpınar'da bu ödülü küçük orta birincisine verebiliyorlar! Ancak alt boylarda verilen ödül ev geçindirmeye her zaman yetmeyebilir.
Bir de yolluk denilen para vardır. Güreşlere katılan her pehlivana, hangi turda elenirse elensin verilir. Bu da turnuvaya göre değişir. Kağıthane deste boy pehlivanına 50 YTL verirken Kırkpınar'da ilk turda elenen başpehlivan 540 YTL alıyor. Kırkpınar'da ayırca atlanan tur başına pehlivana 20 YTL ödeniyor.
Yolluk muhabbetinin şöyle bir sorunu var. Bazıları para almak için güreşip ilk turda eleniyor. Bunun önüne geçmek için yıllar önce güreş lisansı olmayanı güreştirmeme kararı aldılar. Ancak yine de güreş lisansı olup aktif güreş yapmayanlar ya da sadece 1-2 turnuvada yer alanlar Kırkpınar'a gelip oldukça iyi olan yolluk paralarına almaya devam ettiler.
Edirne Belediyesi'ni deli eden ve her sene zarar etmelerine yol açan durum da bu. sezoon boyunca hiç güreşmemiş veya 1-2 turnuvaya katılmış, yağlı güreşle alakalı-alakasız herkes Kırkpınar'a gelip güreşiyor. Bir de Kırkpınar'da pehlivanların barınma ve beslenmesi de belediyeye ait. Geçen sene 2000 kadar kişi katıldı. Bu sene belli kıstaslar getirip sayıyı azaltacaklarmış.
Şimdi yine de burada kişisel olarak bir ikilemle karşı karşıya olduğuzu belirtmemiz gerekir. Yağlı güreş diyoruz, 'er meydanı' diyoruz. Temelde isteyen her erkek o meydanda güreşebilir. Alakalı veya alakasız. Kıspetini giyen adamın orada güreşmeye hakkı vardır. Bu nedenle Edirne Belediyesi'nin burada ağlaması biraz yersiz kaçıyor, o zaman yapmayacaksın bu işi kardeşim.
Ya da şöyle bir şey olabilir, isteyen gene katılır ancak yolluk ve ödül alabilmek belli kıstaslara dahi olur, herkese yolluk verilmez. Belli bir güreş sayısını aşan insanlara para verilir.
Ancak yağlı güreşi çok seven ve sırf Kırkpınar'da güreşmek için gelen insanlar var, onların da yüzüne kapı kapatılmamalı. Ayrıca ne kadar çok pehlivan Kırkpınar için o kadar çok nam-şöhret demektir.

Yeni Başlayanlar İçin Yağlı Güreş

Zeytinyağı, yağlı güreşin iki malzemesinden biridir. Ancak artık yalnızca Kırkpınar'da pehlivanlara zeytinyağı verilebiliyor.


Ders 1: Öncelikle ata sporunun öğelerini tanıyalım:

Pehlivan:
Tabii önce güreşecek iki pehlivan bulmamız gerekir. Eskiden pehlivan olmak hakikaten özel bir olaydı. Günümüzde artık minder güreşinin de olması durumları karıştırdı. Şimdilerde pehlivan olan kişilerin (özellikle gençlerden bahsediyorum) çoğu minderci. Kışın minder turnuvalarına katılıp yazın para kazanmak için yağlı güreş yapıyorlar. 2004 Kırkpınar Başpehlivanı ve milli güreşçi Recep Kara'nın 'Çayır olmasa aç kalırdık' sözü bu durumu iyi kanıtlıyor zaten.
Sadece yağlı güreş yapanlar genelde başpehlivanlık kategorisinde olanlar kişiler (Ahmet Taşçı, Mehmet Yılmaz, Hasan Tuna vb.). Dünya ve olimpiyat şampiyonları, federasyondan izin alarak başa güreşebiliyorlar. Recep Kara, Şaban Yılmaz, Ömer Arslantaş (eskilerden Mehmet Güçlü)minderden çayıra geçen ve başarılı olan isimler.
Pehlivan kelimesi farsça, 'pehlevan'dan gelme. Aynı zamanda yanlış bir şekilde kadın ismi olarak kullanılan 'Neriman' da aslında pehlivan demek. Bizde pehlivan lafı 'iri yarı güçlü kişi' anlamında da kullanılır. Ancak sivil hayatta yalnızca minder güreşçilerinin dışarıda güreşçi oldukları çok belli olur. (Şişik koltuklar, kalın ense, kırık kulaklar, aşırı gelişmiş kaslar vb). Yağlı güreş mindere göre daha hareketsiz olduğundan kas gelişimi çok farklıdır, pehlivanların vücutlarında yağ oranı daha fazladır. Bu nedenle özellikle üst boylarda güreş tutanların pek çoğu sizin-benim gibi insanlardır. El enseler nedeniyle oluşan kulak kıkırdağı kırılması ise yağlı güreşte, minder güreşine oranla çok daha azdır.
Özellikle başpehlivanların tek mesleği güreşmektir ancak bunun istisnaları da mümkün. Ömer Arslantaş mesela İzmit BB Güreş Takımı'nın antrenörüydü. Fevzi Çakır Balıkesir'de makine mühendisi, sanayide bir yerde müdürlük yapıyor, Ali Bulut Kırıkkale Ünv'de öğretim görevlisiydi, Kadir Ergin de Kristal Kola'da çalışıyordu yanlış hatırlamıyorsam. Ayrıca bulundukları yerin belediyesi için güreşen pehlivanlar o belediyelerde işçi olarak gösterilip maaş da alıyor.
Ancak alt boylarda profesyonellik daha düşük çünkü gelirleri daha az olabiliyor. (Yalı güreşte pehlivanların kazancı konusuna sonra değineceğiz)

Kispet:
Pehlivanları bulduk, sırada onlara ne giydireceğimiz var. Kispet adı verilen deri pantolonlar (farsça giyisi anlamına gelen kisve'den gelir) yağlı güreşin başlıca malzemesidir. Eskiden dana ve malak derisinden yapılıyordu ve yağ çektğinde bir kispet 13 kilo falan geliyordu. Ancak artık vidala adı verilen derilerle kispet yapılıyor ve bunun ağırlığı 5 kilo kadar.
Kispet bir pehlivanın oyun yapması için çok önemli. Paça-kazık-kasnak oyunları kispetten tutularak yapılır. Bu nedenle özellikle paçalar iyi bağlanmalı. Kispet'in özellikle kasnak kısmı çok serttir, bağlamak bayağı güç gerektirir. İşte bu noktada göbekli olmak büyük avantaj çünkü o zaman vücudunuz kispete tam oturur. Yağsız bir karnınız varsa kispette daha fazla boşluk olur, daha fazla oyun verirsiniz. Kasnak çok sert deridendir ancak baldırları ve bacakları saran kısımlar daha yumuşaktır.
Kullanılmadığı zaman kispet son derece serttir. Bu nedenle güreş öncesi yağlamanız gerekebilir. Ayrıca duruma göre kispetin kolayca geçmesi için vücudunuzun belli kısımlarını da yağlamanız gerekebiliyor. Bir keresinde kendi pehlivanının kispeti bir türlü giyemeyeşini acıyla izleyen bir antrenörün yanındakine dönerek 'Kispet giymek bir sanattır' demesini unutamam. (Gerçi çocuk da eksta beceriksizdi ya neyse).
Kispet giydikten sonra pehlivan kispetin içini, özellikle vücudun kasık kısımlarını iyice yağlar. Bu hem kazık oyunlarında rakibin işini zorlaştırır hem de sert deriden mamul kispetin vücudu tahriş etmesi engellenir.
Bir de bazı yağlı güreş turnuvalarında yeşil pantolonlu pehlivanlar görürsünüz. Ona pırpıt denir. Pırpıt, daha çok Karadeniz ve Doğu Anadolu'da yapılan karakucak güreşinin (yağlı güreşin yağsız versiyonu) pantolonudur. Alt boydaki pehlivanlar genelde pırpıt giyer. Pırpıt giyenler yüzde 99.9 ya minderci veya karakucakçı ya da bu spora yeni başlamış kişilerdir. Bir de kıspete gçre çok daha ucuzdur. Bir pırpıt 150 YTL deseniz kispet minimum 300 YTL'ye mal olur. Ancak deste büyük boydan itibaren kispet kullanımı şarttır. Pırpıta falan izin yoktur.

Yağ (lanmak):

Kispet giydikten sonra sıra yağlamaya geldi. Esasında yağlı güreşte mutlaka zeytinyağı kullanmak gerekir. Bunu nedeni zeytinyağının asit oranının düşük olması ve pehlivanların gözlerini yakmamasının yanısıra terle reaksiyona giren zeytinyağının bir yıkamada vücuttan kolaylıkla atılabilmesidir. Ayrıca cilt için çok yararlıdır ve aşırı güneş altında vücudunuza maksimum koruma sağlar.
Ancak Türkiye'de koşullar belli. Hemen hemen her turnuvada en ucuz yağlar kullanılır ki bu genelde ayçiçek yağıdır. (Karışık yemeklik yağ kullanıldığını da gördüm). Kırkpınar'da kaliteli zeytin yağı kullanılıyor. Ayçiçek yağı gözü yakmasının yanısıra vücuttan da daha zor çıkıyor.
Yağlanmanın da belli bir rütüeli var aslında. Önce sağ elle sol taraf yağlanır, sonra tersi yapılır. Daha sonra da rakibin sırtı yağlanır.
Yağlı güreşin belki de en tatsız yeri yıkanma faslı sanıyorum. Ben pek çok turnuvada doğru dürüst yıkanma yeri görmedim. Sıcak su zaten yok gibi. Genelde bir itfaye arabası yanaşmış oluyor, ya da 3-5 çeşme oluyor, hortumun ucundan yıkanıyor pehlivanlar. Banyo olayına bir tek Kırkpınar'da rastladım, ama başka illerde de olabilir tabi.

Cazgır:

Pehlivanları halka takdim eden, güreş öncesi manilerle onları ve seyircileri havaya sokan kişidir. Biliyorsunuz Türkçede 'cazgır gibi' bir deyim vardır, çok konuşanlara denir. Hakikaten de meydan da en çok konuşan kişi cazgırdır. Cazgırların manilerini dinlemek oldukça eğlencelidir ancak sürekli yağlı güreşleri takip eden bir insansanız bir yerden sonra rutin gelebiliyor çünkü yıllardır sürekli aynı maniler tekrarlanıp duruyor. Repertuar konusunda maalesef bizim cazgırlar biraz tembel.
Türkiye'nin en tanınmış kişisi, aynı zamanda Kırkpınar Başcazgırı olan Şükrü Kayabaş. Kendini bu müesseseye adamış olan Kayabaş 70'lerin başından beri herhalde bu işi yapıyor. Ancak site olarak bizim kişisel favorimiz, Kayabaş'ın çırağı İnegöllü Pele Mehmet. Adam hakikaten süper yapıyor işi, tam havaya sokuyor izleyenleri, kendisi de havaya giriyor. Ancak elinde mikrofonla bazen olmayacak şeyleri de konuşuyor. 'Yahu aslanım susadık bir su getirin' şeklinde...! Bir de Silivrili bir cazgır var 66 yaşında. Sevimli sempatik bir adamcağız ancak hava atmayı çok seviyor. Kağıthane'de kaç senedir buna genelde başaltı finalini sunduruyorlar. Sunduktan sonra davul-zurna ekibini ne alıp yanına sahayı turluyor, turlarken de 'sizler bizim velinimetimizsiniz' der hep. Ancak 2005'te buna tur attırmamışlardı, 'sırası mı dayı' babından.

Davul-Zurna

Davul-zurna olmadan yağlı güreş kesinlikle olmaz. Herhalde müzikle yapılan ender sporlardandır yağlı güreş. Hem ayrı bir güzellik katıyor hem de mesela sporcuların seslerini falan duymuyorsunuz. (Pehlivanların nefes almalarını dinlemek çok da hoş değil açıkçası.) Güreşlerin temposuna göre hızlı veya yavaş çalarlar. Genelde davul-zurna ekipleri Edirneli Romanlardan oluşuyor. Bunlar meydanın kenarında sandalyelere oturup bir yandan da çalıyorlar. Arada ayağa kalkarlar başkan, ağa falan geldiği zaman. 2006 Kırkpınar'da davul-zurna grubu CHP'li Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün tribününün önüne gidip çalımıştı, daha sonra sıkı Baykal'cı olan CHP'li Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi bunu odaya çekip tartaklamıştı.

Ağa

Yağlı güreşleri himaye eden kişi. Eskiden güreşlerin tüm masrafını falan ağalar karşılarmış ancak şimdi belediyeler var, ağalık daha sembolik bir hal aldı. O yörenin tanınmış iş adamları ağa oluyor genelde. Açık artırma sonucu ağalığı alan kişi bedelini belediyeye ödüyor. Belediye de yine güreşlerin masraflarını karşılıyor. Ancak ağalık bedeli her zaman masrafı karşılamaz, en büyük örnek Kırkpınar. Edirne Belediyesi her sene güreşlerden sonra zarar açıklıyor. (Ki Türkiye'de seyircilerin para vererek girdiği nadir yağlı güreş turnuvalarındandır Kırkpınar)
Ancak Kırkpınar ağalığı bir kişi için gerçekten büyük bir reklam ve itibar kaynağıdır. Bu nedenle alaksız, güreşten anlamayan kişiler de ağa olabiliyor. Türkiye'de ağa diyince aklan gelen ilk isim Mustafa Saruhan'dır bizce. Kırkpınar ağalığı da yapmıştır, Çanakkale-Balıkesir taraflarında bir yerde halen ağalık yapıyor. Güreşten çok iyi anlayan ve söylendiğine göre yılda güreşiçin 300 bin YTL'ye yakın para harcayan Saruhan birçok pehlivanı da himaye ediyor. Rahmetli Hüseyin Şahin, Alper Yazoğlu, Emin Doğan yağlı güreşin önemli ağalarından. Şimdiki Kırkpınar Ağası Adem Tüysüz ise sanırım ayrı bir yazı konusu olur, ilginç bir insan kendileri...

Şalapur Bezi

Hakemlerin bellerine bağlı kuşaklarda sakladığı, pehlivanların gözüne yağ kaçtıklarında onlara verdikleri, biraz bandaj bezini anımsatan beyaz bez parçaları. Ancak Kırkpınar ve büyük turnuvalarda kullanılıyor sadece. Ufak turnuvalarda kağıt peçete kullanılıyor artık.

Altın Kemer

Kırkpınar başpehlivanına verilen oldukça değerli bir ödüldür. Ancak kemer pehlivanda emanettir. Bir sene boyunca o kemerle değişik yerlerde gezer, havasını atar, sonra yeni Kırkpınar'da belediyeye emanet eder. Üst üste üç kez kazanması halinde kemer o zaman ebediyen o pehlivanın olur.
Bununla beraber artık önemli yerel yağlı güreş turnuvaları da artık altın kemer vermeye başladı (Elmalı, Bahçelievler vb.) Onlarda da üst üste 3 kez kazanan kemeri götürüyor.

11 Haziran 2007 Pazartesi

BOXSCORE: KAĞITHANE GÜREŞLERİ

Baş güreşlerine 21 pehlivan katıldı. (foto: kağıthane belediyesi)

16. Kağıthane Yağlı Güreşleri'ndeki başpehlivanlık eşlemelerine geçmeden önce 1-2 ön bilgi.

- Belediye Türkiye'nin önde gelen pehlivanlarını getirmeyi başarmış. Ahmet Taşçı Grubu (Taşçı, Gökhan, Ekrem, Murat), Osman Aynur Grubu (Osman, Bekir, Recep, Salih) buradaydı. Diğer illerden birkaç isim vardı. Samsunlular ve Ankaralılar gelmedi, Antalya'dan Hasan Tuna ve Cengiz Elbeye de yoktu. Toplamda 21 başpehlivan mücadele etti. (Bilmiyenler için uyarı: Bu sadece baş kategorisi için. Yoksa 500 kadar pehlivan vardı toplamda)
- Seribaşı sistemi burada da uygulandı. İlk turlarda güçlüler birbirleriyle eşleşmedi. Seribaşlarını önce çağırıp tekli rakamlar çektirdiler. İlk turda seribaşlarından yalnızca Salih Dorum ve Osman Aynur elendi.

1. tur:
Salih Dorum (Antalya)-Hüseyin İyican (Manisa): Sıkıcı ve hareketsiz bir güreşti. Başa bu sene çıkan İyican rakibini uzatmada yendi. Salih Dorum maç sonrası bayağı üzüldü. Dört yıldır başpehlivanlık kategorisinde başarılı olamayan Dorum yine tat vermedi.
Mehmet Yılmaz (Karamürsel)-Cengiz Zengin (Edremit): Geçen yılın Kağıthane başpehlivanı Cino Mehmet karşısında Cengiz çok sert güreşti. Bir ara da pasif güreştiği için ihtar aldı. Buna karşın Cino Mehmet kazanmasını bildi.
Recep Çakır (Antalya)-Mükerrem Kıyı (İzmir): Asker olduğu için seyircinin büyük sempatisini alan Recep ilk başlarda Mükerrem karşısında biraz zorlandı ancak daha sonra rakibinin direncini kırdı ve tuş etti.
Sezgin Yüksel (Kocaeli)-Nuri Zengin (Antalya): Tecrübeli pehlivan Sezgin Yüksel genel olarak üstündü. Kolay kazandı.
Ziya Ünlü (Kocaeli)-Mustafa Başdemir (Kocaeli): Ziya Ünlü yaşına göre hakikaten çok güçlü ve hareketli. Aynı zamanda çok da teknik. Genç rakibi karşısında hep üstte olan taraftı, kolay kazandı.
Ekrem Yavuz (Karamürsel)-Murat Aydoğdu (Karamürsel): Murat çok hızlı başladı. Paça-kasnaklarla iki kez Ekrem'i tarttı ancak Ekrem her seferinde kurtuldu. Sonra da ani bir atakla rakibinin sırtını yere getirdi. Tecrübe konuştu yani :)
Ömer Arslantaş (Kocaeli)-Fevzi Çakır (Balıkesir): İki güreşçi arasında bariz cüsse farkı vardı. Rakibine göre 2 kat kiloya sahip olduğunu tahmin ettiğim Arslantaş, Çakır'ı eze eze yendi.
Gökhan Arıcı (Karamürsel)-Yüksel Kalay (İzmir): Çok hızlı ve atak olan Gökhan kolay bir galibiyet aldı.
Ahmet Taşçı (Karamürsel)-Nail Kurt (Biga): Sürekli ayakta geçen, oyun yapılmayan tatsız bir güreş oldu. Nail Kurt çok pasif güreşti. Uzatmalarda Taşçı kazandı. Vallahi nasıl kazandığını göremedik, cazgır da sağolsun hiç anons etme gereği duymadı ama Taşçı kazandı sonuçta.
Osman Aynur (Antalya)-Reşat Turgut (Karamürsel): Reşat çok sert güreşti. Mücadele sırasında Osman başından yaralandı, sargı yapıldıktan sonra devam etti. Ancak Reşat yine setliğe devam etti ve Osman'ın kaşı yarıldı, müsabakadan çekildi.
Bekir Seçim - maç yapmadan tur atladı.

2. tur (çeyrek final sayısını 8'e tamamlamak için sadece 6 güreşçi katıldı)

Bekir Seçim - Ekrem Yavuz: Bekir Seçim savunmaya yönelik güreşti. Sürekli ayakta mücadele vardı, hiç oyun yoktu. Uzatmalarda da hiç hamle olmadı, daha çok ihtar alan Bekir Seçim yenik sayıldı.
Gökhan Arıcı - Hüseyin İyican: Gökhan Arıcı ilk anlardan itibaren üstünlüğü ele alıp rakibinin sırtını yere getirdi.
Reşat Turgut - Ömer Arslantaş: Ömer Arslantaş'tan harika bir performans daha izledik. Cüssesini çok iyi kullandı, Reşat da Osman Aynur'la güreşinin aksine biraz daha açık mücadele etti. Hal böyle olunca 10 dakikada falan Ömer Arslantaş tuşla kazandı.

çeyrek final

Ahmet Taşçı - Mehmet Yılmaz: Güreş başladıktan 5-6 dakika sonra alta düşen Taşçı, çırağına pes etti ve geçen yıl da Kağıthane'yi kazanan Cino'nun önünü açtı.
Ömer Arslantaş - Ekrem Yavuz: Zaman zaman hareketlenmeler olsa da genelde tatsız bir mücadeleydi. Puan güreşinde Ömer'i çapraza alan Ekrem rakibini hakem kulesinin altındaki cetvel hakeminin masanına doğru sürdü. Arkaya doğru düşen Arslantaş masanın üstüne düştü ve masayı kırdı. Bu andan sonra bayağı gerginlik oldu, Ömer Arslantaş rakibine bayağı söylendi. Daha sonra bir puan alan Ekrem Yavuz galip geldi.
Ziya Ünlü - Recep Çakır: İki pehlivan da galip gelebilecek oyunlar yaptı. Seyircilerden bayağı alkış aldılar. Recep bir paça kazıkla galip geldi.
Sezgin Yüksel - Gökhan Arıcı: İlk dakikalarda denk görünen mücadelede Gökhan ilerleyen dakikalarda üztünlüğü ele alarak galip geldi.

yarı final

Mehmet Yılmaz - Recep Çakır: Son şampiyon Mehmet Yılmaz genç rakibi önünde fazla varlık gösteremedi. 10 dakikalık bir mücadele sonrası Çakır gelip geldi.
Ekrem Yavuz - Gökhan Arıcı: Aynı kulübün iki pehlivanından Ekrem Yavuz zaten oldukça yorgundu. Arkadaşını fazla zorlamadı. Gökhan, hayatımda gördüğüm en dandik tuşlardan biriyle kazandı. Önce rakibini boyunduruğa alıp ardından kolayla çevirip yendi.

final

Gökhan Arıcı - Recep Çakır: Seyirci desteği, asker olması nedeniyle genelde Recep Çakır'dan yanaydı. İki güreşçi de hızlı bir oyun sergiledi. İkisi de tuş pozisyonları buldu. Gökhan, paçadan kavradığı rakibini iç kazık oyununun yardımıyla tuş etti (Tam göremedim ama öyle olması gerekiyor)

1. Gökhan Arıcı
2. Recep Çakır
3. Ekrem Yavuz
3. Mehmet Yılmaz

KAĞITHANE YAĞLI GÜREŞLERİ YAPILDI


16. Geleneksel Kağıthane Yağlı Güreşleri, 10 Haziran 2007 tarihinde Sadabat Güreş ve Cirit Sahası'nda yapıldı. Önceki yıllara göre çevre düzenlemesi yapılan ve tribün kapasitesi biraz daha artırılan sahadaki güreşlere ilgi gerçekten muazzamdı. Sanıyorum 6 bin kişi vardı. Bazen tribünde inanılmaz sıkışıklıkta oturduk ama tüm izleyiciler halinden memnundu.

Ben protokolün sağında kalan 'maraton tribünü'ne yerleştim. Çevremde Samsunlu ve tokatlı güreşseverler ağırlıklıydı. Samsunlular gerçekten ata sporunu çok seviyor. Hepsi çok bilgiliydi ve sık sık turnuvalara gittikleri konuşmalarından belli oluyordu. Samsunlu sporcuların her galibiyetinde büyük sevinç yaşandı. En bilgili olmanın yanı sıra hakemler üzerinde en çok baskı kurabilen tribün bizimkiydi. İstediğimiz güreşçileri bizim tribünün önüne getirttik. Hatta ben bunu ilk kez gördüm Kağıthane'de, baş birinci tur güreşlerinde başpehlivanlar bizim tarafa bakarak kol bağladılar -ki bilen bilir adettir, protokole karşı kol bağlanır-

Güreş kalitesi açısından son yıllarda gördüğüm en iyi turnuvalardandı. Maçların birçoğu güzel hareketlere sahne oldu. Uzatmalara giden fazla güreş yoktu. Zaten minik boyların çoğu jet hızıyla bitti ama abileri de fazla uzatmadı.

Baş güreşlerinde ayrıntılara sonra değineceğim, ama Gökhan Arıcı'nın başpehlivanlığı bileğinin hakkıyla kazandığını söylemeliyim. Karamürselli pehlivan gerçekten bu sene çok formda. Benim favorim. Cazgırın askerlik yaptığını söylediği (doğru bilgi) ve Kağıthane için özel izin aldığını ifade ettiği (Buna pek inanmadım açıkçası. Kırkpınar'a hazırlanan adam koca hazırlık devresini bir tek Kağıthane'yle geçiremez) Recep Çakır ikinci olurken, Cino Mehmet ve Ekrem Yavuz üçüncülüğü paylaştı.

Gelelim birkaç ayrıntıya:

* Cazgırlardan Şükrü Kayabaş, Silivrili adını hep unuttuğum 66'lık cazgır vardı. Her zamanki gibi yine döktürdüler. Başcazgır Şükrü Kayabaş Kağıthane Belediye Başkanını öve öve bitiremedi. Aslına bakarsanız yağlı güreş sırf nam-şöhret işi zaten. Öyle ki protokolde ağanın ve belediye başkanının tüm konukları teker teker anons edildi. Nurtepe mahalle muhtarından tutun Kastamonu Saadet Partisi il başkanına kadar... Bir de plaket töreni yapıldı, artık alakalı-alakasız herkese plaket verildi. tören sanıyorum 1 saat falan sürdü.

*Ağalık açık artırmasına 15 kişi falan katıldı ancak bunların çoğu görüntü olsun diye. Normalde 1-2 aday vardı ancak diğer güreşlerin konuk ağaları da (Mustafa Saruhan mesela) açık artırma sandalyelerine oturup 1'er milyar falan artırdılar. Cazgır artık sonda 'yahu boş sandalye kaldı, biri bunu doldursun' diyince koptuk zaten. 40 bin ytl'den başlayan ağalık, 110 bin ytl'ye eski ağaya kaldı.

* Her zamanki gibi yağlı güreşler amatör ve profesyonel fotoğrafçıların akınına uğradı. Fotoğraf çeken gazeteci ya 1 ya da 2 taneydi ancak üniversite fotoğraf kulüplerine üye olduğunu düşündüğüm 10 kadar genç kız ve erkek 1-2 saat fotoğraf çekti. Güreşleri sürekli tebessümle izleyen kızlarda hiçbir iğrenme ve beğenmeme işareti göremedim bilakis hoşlarına gitti galiba. Bu arada tribünlerde erkek izleyiciler ezici çoğunluktaydı, fazla bayan seyirci göremedim bu sefer.

* Cazgırlar abartmayı çok seviyor. Özellikle baş güreşlerinde her pehlivanı allayıp pullayıp anlatıyorlar. Mesela geçen yılın başaltı ikincisi Murat Aydoğdu'yu Türkiye başpehlivanı diye tanıttı. Arkamda fazla bildiği belli olmayan bir adam 'Ama başpehlivan başkası değil miydi?' diye sorunca dönüp cazgırın abarttığını söyledim. Gerçi burada cazgırı da suçlamıyorum güreşçileri ezdirmek istemiyor ama bence bilmeyen seyircileri kandırmış oluyor. Zaten bir başarısı olmayan pehlivanların hepsini 'Türkiye başpehlivanlarından' diye takdim etti. Balıkesirli Fevzi Çakır için 'Makine Yüksek Mühendisi aynı zamanda, kariyer sahibi bir pehlivan' tanımı kopardı. Ya tamam mühendis de Ahmet Taşçı kariyersiz mi şimdi kardeşim? Bir de 40 yıllık Bekir Seçim'i 'Antalya'nın yeni yıldızlarından' diye sunmasına gayri ihtiyarı 'Oha' dedim.

* Yerel turnuvaların olmazsa olmazlarından biri de alakasız anonslar. Güreşin en heyecanlı yerinde 'Davullar sus... 34 ep 5544 plakalı aracın sahibi çok acele park yerine' diye bir anons mesela.. Alakalı-alakasız neler dinledik bu sefer de. Çocuk bulundu, anahtar bulundu falan filan
Ama genel olarak bakarsak son derece başarılı bir organizasyondu. Bahçelievler'le beraber İstanbul'da en sık gittim turnuva olan Kağıthane beni yine memnun etti.

HERKESE MERHABALAR

Türkiye'nin en popüler sporu gerçekten futbol mu, yoksa basketbol mu?

Hangi sporun en yerel en ufak turnuvasında bile tribünler tıklık tıklım doluyor?
Hangi spor yapılırken en alakasız insanlar bile şöyle bir durup en azından 5 dakika izleme gereği duyuyor?
Hangi spor Türkiye dışından binlerce insanın büyük ilgisini çekiyor?
Hangi sporun 646 yıldır aralıksız düzenlenen bir turnuvası var?

Elbette ki YAĞLI GÜREŞ. (Bundan sonra güreş olarak anılacaktır)

Türkün gücünün dünyaya gösterildiği, er meydanı geyiği fazla yapmak istemiyorum. Başka siteler bu görevi başarıyla yerine getiriyor.
Ben ata sporuna farklı bir bakış, farklı bir yorum getirmek istiyorum. Güreş camiası son derece kapalı bir camia, ben dışarıdan biri olarak gözlemlerimi yansıtmaya çalışacağım. Tabii arada haberlere de yer vereceğim.

Güreş merakım nereden çıktı? Sanıyorum güreş sevgisi genetik bir şey. Aslen Sakarya-Akyazılıyım ve bizim memlekette güreş sevmeyen adama rastlamadım. Kafkas göçmenlerinin çoğunlukta olduğu Akyazı'da herkes potansiyel pehlivan zaten. Dedesi ve babası güreşi seven biri olarak henüz ufak bir çocukken 1988'de Recep Kılıç'ın Recep Gürbüz'ü yenerek başpehlivan olduğu Kırkpınar'ı izlerken bu sporun belleğime kazınmaması mümkün değildi.
İlk bilinçli izlediğim Kırkpınar finali 1989'da Saffet Kayalı-Mehmet Güçlü finaliydi. Çocuk aklıyla, nedenini bilmiyorum o gün Saffet'i tutmuştum, kazanan da o oldu.
Şu anda 26 yaşındayım ve 13 yıldır adam akıllı güreş sporunu takip ediyorum. Artık bunca yıllık birikimi ve gözlemleri bir şekilde paylaşmam gerektiğine inandığım için bu siteyi açtım.
Sizlerin de desteğiyle giderek büyüyeceğiz inşallah. Büyümesek de olur, ben tek başıma da takılabilirim burada, sorun değil...
Ne kadar çok insanı ata sporumuzun içine çekersek, ya da en azından sempati duymasını başarırsak bu bizim için başarıdır.

Selamlar&Saygılar

Hayda Bre Team adına

Efkan Bucak