Sayın başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta içerisinde şampiyon minder güreşçilerini makamında kabul etti. Ajansların geçtiği habere göre sayın başbakanımız yağlı güreşten minder güreşine kayma olmasını istemiş...
Tebessüm ederek okudum bu haberi. Başbakanımız her ne kadar sporu bilen bir insan olsa da haliyle güreş camiasından bayağı uzak. Yoksa tam tersine minderden yağlıya bir kayma olduğunu bilirdi. Zaten mevcut tablo da çayırlardaki pek çok güreşçinin aynı zamanda minderde güreşmesi şeklinde.
Bir dönem karakucak ve yağlı güreşten mindere kayma olmuş. Tabii 50'li 60'lı yıllardan bahsediyoruz. Bu da ancak şöyle olmuş ki; köyünde yağlı güreş yapan delikanlı askere gider, orada yeteneği farkedilip ordunun minder güreşi takımına alınırmış. Sonra da minder güreşi kariyerine devam edermiş.
Şimdi artık zaman değişti. Ne minderci yağlı yapabilir ne de yağlıcı minder... Minderden gelenlerin yağlı güreşi nasıl katlettiklerini hep beraber görüyoruz. Kırkpınar'da güreş değil itişme izliyoruz. Başpehlivan Recep Kara'nın minder performansı da ayrı bir olay. Çin'deki dünya şampiyonasındaki başarısızlığı halen hafızalarda.
Bu nedenle yetenekli pehlivanlar mindere geçmemeli. Siyasi duruşunu beğendiğimiz sayın başbakanımıza bu noktada karşı çıkmak durumundayız. Olay sırf bununla da sınırlı değil gerçi.
Artık yağlı güreş minder güreşinden tamamen ayrılmalı. Minder güreşi olimpiyat ve dünya şampiyonalarında bize madalya kazandırması itibariyle önemli olsa dahi şunu kabul etmek lazım ki öz olarak Türk milletine çok uzak. Yani ortalama bir Türk güreşsever, minder güreşini sadece sonunda uluslar arası bir madalya olacağı için izliyor. Aynı kişi pekala Elvan Abeylegesse'nin 1500 metre koşusunu veya Eşref Apak'ın çekiç atmasını da izleyebilir. Bu nedenle minder güreşinin Türk sporseverleri tarafından kabul gördüğünü söylemek zor. Öyle olsa yerel, hatta uluslar arası minder güreşi turnuvalarını boş tribünler önünde düzenlemezsiniz.
Oysa yağlı güreş gerek ritüelleri ve geleneksel yapısı gerekse sportif ilgi çekiciliğiyle Türk milletinin göz bebeğidir. Hemen hemen her turnuva hınca hınç dolu tribünler önünde yapılır. Böylesine bir sporu, minder güreşinin federasyonuna bağlamak ve minderin arka bahçesi haline getirmeye çalışmak öncelikle atalarımıza saygısızlıktır. 'Başpehlivan Sezgin Yüksel, zamanında katıldığı bir televizyon programında, ''İlk kez bir federasyonumuz olduğunu hissetmiştik'' diyordu, Geleneksel Spor Dalları Federasyonu'na bağlı oldukları zamanlar için. Eh sonra baktılar para kapısı gidiyor yağlı güreş ve karakucak, Minder Güreşi Federasyonu'na bağlandı. Oysaki şalvar güreşi halen geleneksel spor dallarına bağlı! Şu saçmalığı görüyor musunuz?
Dünyanın en harika geleneksel sporuna sahibiz ve kendi elimizle bu sporu mahvetmek için uğraşıyoruz. Yok puanlama güreşiymiş, yok mani yasaklamasıymış... Yağlı güreş, Türkiye Güreş Federasyonu'nun işi değil, Geleneksel Sporlar Federasyonu'nun bile işi olmayabilir.
Yağlı güreş popülarite ve pazar olarak Türkiye'de futbol hariç federasyonu olan tüm sporlardan daha büyüktür. (Futbolla bile yarışabilir bazı konularda). Bu nedenle Yağlı Güreş Federasyonu şarttır. Bu sporumuzun gelişmesi için...
Efkan Bucak - 3 Eylül 2007
efkanbucak@yahoo.com
1 yorum:
Bugüne kadar oldugu gibi bundan sonrada kurulacağını hatta lafının ağıza dahi alınmyacağını biliyorum düşünceler çok harika ama kar etmenin peşinde olupta yağlı güreşle alakası olmayan herkez federasyona karşı çıkıyor dediğimiz zamn diyorlarki yok.aba güreşi federasyonu,yok karakucak güreş federasyonu o zaman bunlarda kurulur diye geçiştirme cevaplar veriliyor.Bizleri kendi fikirlerimize özgürlüğümüze bıraksınlar biz zaten yüzyıllardır yağlı güreş camiası olarak federasyonsuz derneksiz bugünlere gelmiş usta çırak bağlarıyla adeta japonyanın samurayları gibi ciddi ögretileri olan bir bağ sporu şeklinde var olmuşuz,ARTIK BUNA BİR SON VERİLMELİ
Yorum Gönder