27 Haziran 2008 Cuma

Er meydanlarının aykırı pehlivanı...


o da izmitli çoğu güreşçi gibi gençken minder güreşi yaptı, hatta milli oldu, orda burda madalya kazandı, sonra yağlı güreşe geçti. kendisini ilk kez 1995 kirkpinar yagli guresleri'nde finale yükseldiğinde tanıdık. Karşısında efsanevi pehlivan Ahmet Taşçı vardı. Sezgin Yüksel'in hep böyle kendine güvenen, biraz kabadayı biraz haşarı bir tavrı vardır. nereye bağlayacağım... başpehlivanlık güreşi öncesi röportaj yapılıyor. ahmet taşçı kemiklerin gelişmesinden, tecrübeden falan birşeylerden bahsetti... sıra sezgin yüksel'e geldi. hiç tevuzu göstermedi: "ahmet abinin kemikler için söyledikleri doğru ama benim de gençliğim var, ben de gençliğimi kullanacağım..."

ahmet taşçı kazandı tabii.

neyse ama allah sezgin yüksel'e 'yürü ya kulum' dedi. çok güçlü, teknik bir pehlivandı. yerellerde bayağı turnuva kazandı. izmit fuar alanında sonra 'depo' isimli bir bar açtı, yanlış olmasın. bir gün bacağından kurşunlandığı haberini okuduk. yandaki barlardan birinin sahibiyle, barbaros isimli bir sanatçının sahneye çıkmasıyla ilgili bir mevzuları olmuş, bunu kurşunladılar. bu badireyi atlattı, güreşlere devam etti....

sonra 1999'da deprem oldu... izmit'te yaşadığından haliyle o da etkilendi. bir gün çadır kurarken kayınbiraderiyle bir tartışma yaşadı... anlattığına göre Sezgin Yüksel çadır kurarken, boş boş duran kayınbiraderine "öyle duracağına bir el at" tarzında bir şeyler söyledi... ters yanıt alınca aralarında kovalama başladı. bu kovalamada, elindeki demir çubukla (levye de olabilir) sinirle kayınbiraderini kafasından yaraladı, ölümüne neden oldu.

sonra edirne'de cezaevi yılları başladı. cezaevideyken güreşe devam etti. kırkpınar'a ilk mahkum pehlivan olarak katılarak tarihe geçti. mahkumken orada burada özel izinle güreşmeye devam etti. sonra tahliye oldu...

sezgin yüksel ilerleyen yaşına rağmen hala güreşiyor. controversial kişiliğiyle yağlı güreşin aykırı çocuğu oldu hep. cezaevine girmesine neden olan olay bir anlık kızgınlık olsa gerek...

17 ağustos depremi sonrası katıldığı bir turnuvada birincilik ödülünü depremzedelere bağışlarken gözyaşlarını tutamıyordu bu büyük pehlivan. bu büyük pehlivanı hep böyle hatırlayacağız.

Haksızlığa boyun eğmeyen başpehlivan...


2005 Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nde ikinci tur kura çekimi öncesi pehlivanları seribaşı sistemine göre a ve b diye iki torbaya ayırmışlardı. 2004'te çeyrek finalist olan İrfan Şen, 2005'te b torbasına alınmasına müthiş sinirlenmişti. Sezgin Yüksel, Ramazan Yarar ve Mehmet Yılmaz da ona katılmış, a torbasındaki Ahmet Taşçı da onlara destek vermişti. sonra belediye başkanı falan filan araya girmiş, diğer pehlivanları ikna etmiş ancak İrfan Şen sözünden dönmemiş, turnuvadan çekilmişti...

2002 yılında Alibeyköy'deki kara ahmet yağlı güreşleri'nin çeyrek finalinde Hasan Tuna'yla yaptığı maçta da böyle bir çıkışı vardı. müsabaka sırasında ayağına kramp girmiş, bunu da hakeme söylemişti. ancak ne hakem oralı olmuş ne de üstündeki Hasan Tuna müsabakayı bırakmıştı (hasan tuna orda gözümde düşmüştü zaten). neyse bu bi şekilde kurtuldu ve hışımla hakemin üstüne yürüdü "ayağıma kramp girdi diyorum duymuyor musun?" diye... hakem haksız bir şey diyemedi tabi.. sonra da kızıp saha dışına doğru gitmeye başladı. neyse ama o zaman ikna etmişlerdi de geri dönmüştü.

Yeniden merhaba


Çok uzun bir zaman oldu...

Güzel bir proje olarak başladı bu site. Amacımız yağlı güreşle ilgili fikir ve görüşlerimizi yazmak, zaman zaman haberler vermekti. Ancak malum kış aylarından fazla bir hareket yok. Zaten pek feed-back de alamadık. Diğer sitemizde işler yoğun olduğundan Hayda Bre'ye fazla vakit ayıramadık.
Ama hazır yağlı güreş sezonu başlamış, Kırkpınar'a az bir zaman kalmışken blog'u biraz daha canlandırayım dedim. İlk etapta haber akışı olması için geçen zamanda başka yerlerde yazdığım yazıları koyacağım.

Sitenin keyfini çıkarın!